Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk’ün 3 aylık bir süre içinde tamamladığı ve 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde Cumhuriyet Halk Fırkası’nın İkinci Büyük Kurultayında kürsüden okuduğu eserdir. Eser, Türkiye tarihinin 1919-1927 yılları arasındaki 9 yıllık bir sürecinde, özellikle Millî Mücadele’de yaşanan olayları anlatan önemli tarihî bir kaynaktır ve Türkiye’nin bu dönemle ilgili en temel resmî tarih kaynağı olma niteliğindedir.
Nutuk‘un kitap olarak ilk basımı 1928 yılında Türk Tayyare Cemiyeti tarafından yapılmıştır. 1963 yılında Türk Dil Kurumu tarafından günümüz Türkçesine çevrilerek yayımlanmıştır ve bu yayında eserin ismi de Türkçeleştirilerek Söylev ismiyle basılmıştır. Daha sonra pek çok kitabevi de eseri aynı isimle basmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk” adlı eseri, Türk tarihinin dönüm noktalarını ayrıntılarıyla aktaran ve Milli Mücadele’nin nasıl başarıya ulaştığını belge niteliğinde ortaya koyan çok önemli bir kaynaktır. Atatürk, bu eseri 15–20 Ekim 1927 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Partisi’nin ikinci kurultayında altı gün boyunca okumuştur. Nutuk’un içeriği 1919 yılında Samsun’a çıkışıyla başlar ve 1927 yılına kadar geçen süreci, yani bağımsızlık mücadelesinin bütün aşamalarını kapsar. Eserde, Osmanlı Devleti’nin Mondros Mütarekesi sonrasında içine düştüğü güç durum, İstanbul Hükümeti’nin kararsızlığı ve Anadolu’da her geçen gün artan işgaller geniş bir şekilde anlatılır. Atatürk, o dönemde milletin kaderini tayin edecek bir gücün kalmadığını, devlet yönetiminin etkisizleştiğini ve vatanın parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurgular.
Nutuk’ta, Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi resmen başlatması, sonrasında yayımlanan Amasya Genelgesi ile “milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığının kurtaracağı” ilkesinin ilan edilmesi ve bu ilkenin hareketin temel dayanağı hâline gelmesi geniş biçimde ele alınır. Erzurum ve Sivas Kongreleri ile birlikte milli iradeye dayalı bir yönetim anlayışı oluşmuş, Temsil Heyeti’nin kurulmasıyla Millî Mücadele siyasi anlamda da şekillenmiştir. Atatürk, kongrelerde alınan kararların hem içte hem dışta nasıl etkiler yarattığını ve halkın giderek bir bütün hâlinde mücadeleye katıldığını detaylarıyla aktarır.
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması Nutuk’ta özel bir önemle ele alınır. Bu olay, millet egemenliğine dayalı yeni bir yönetimin kuruluşunu temsil eder. Atatürk, TBMM’nin hem yasama hem yürütme yetkisini elinde toplayarak düşmana karşı verilen savaşın merkezî gücü hâline geldiğini belirtir. Daha sonra Milli Mücadele’nin askerî safhaları uzun uzun anlatılır. Doğu, Güney ve Batı cephelerinde verilen mücadeleler; düzenli ordunun kurulması; İnönü Muharebeleri, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz’un hazırlıkları ile sonuçları tüm ayrıntıları ve belgeleriyle açıklanır. Özellikle Sakarya Meydan Muharebesi’nin “melhame-i kübra” yani büyük bir savaş olduğu ve bu zaferle birlikte Türk ordusunun kesin üstünlüğü sağladığı vurgulanır. 30 Ağustos 1922’de kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi ise bağımsızlığın kesinleştiği an olarak anlatılır.
Nutuk’ta Lozan Antlaşması’nın önemi de ayrıntılı biçimde açıklanır. Atatürk, bu antlaşmanın Türk milletinin bağımsızlığının uluslararası düzeyde kabulü anlamına geldiğini ve Milli Mücadele’nin diplomatik zaferi olduğunu belirtir. Ardından cumhuriyetin ilanı, Saltanatın kaldırılması ve yeni Türk devletinin çağdaş bir yapıya kavuşturulması için gerçekleştirilen inkılaplar, Atatürk’ün kendi değerlendirmeleriyle aktarılır. Hukuk, eğitim, kültür, giyim, takvim ve harf alanlarında yapılan devrimlerin neden gerekli olduğu, hangi toplumsal ihtiyaçlardan doğduğu ve nasıl bir gelecek hedeflendiği ayrıntılarıyla ele alınır. Eser, Atatürk’ün gençliğe bir emanet ve uyarı niteliğinde sunduğu “Gençliğe Hitabe” ile sona erer. Bu hitabe, Türk milletinin bağımsızlığının gelecekte karşılaşabileceği tehlikelere karşı gençliğin bilinçli ve kararlı olması gerektiğini vurgular.
Atatürk’ün Nutuk dışında kaleme aldığı başka eserler de bulunmaktadır. Askeri alanda yazdığı “Takımın Muharebe Eğitimi”, “Bölüğün Muharebe Eğitimi”, “Cumalı Ordugâhı” ve “Zabit ve Kumandan ile Hasbihal” gibi kitaplar, onun hem askerlik bilgilerini hem de genç subaylara yönelik tavsiyelerini içerir. Atatürk, ayrıca eğitim alanına katkı sağlamak amacıyla “Geometri” adlı bir kitap da yazmış, modern Türkçe matematik terimlerinin oluşmasına öncülük etmiştir. Bunun yanında Afet İnan ile birlikte hazırlanan “Vatandaş İçin Medenî Bilgiler” kitabı, cumhuriyet rejiminin temel değerlerini halka anlatmayı hedefleyen önemli bir eserdir. Atatürk’ün çeşitli söylevleri, demeçleri, not defterleri ve direktifleri ise daha sonra derlenerek kitap hâline getirilmiş; “Söylev ve Demeçler”, “Atatürk’ün Not Defterleri”, “Atatürk’ün Günlükleri” gibi kaynaklar ortaya çıkmıştır. Bu eserler hem Atatürk’ün düşünce yapısını hem de devlet yönetimine bakışını anlamak açısından büyük değer taşır.
Mustafa Kemal Atatürk – YAZAR
Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik’te dünyaya gelmiş, hem askeri hem siyasi alanda gösterdiği üstün başarılarla Türk milletinin kaderini değiştirmiş büyük bir liderdir. Çocukluk ve gençlik yılları, dönemin çalkantılı siyasi ortamı içinde geçmiş; ailesinin desteği ve kendi kararlılığı sayesinde iyi bir eğitim almıştır. Babası Ali Rıza Efendi’nin erken ölümü, Atatürk’ün çocuk yaşta sorumluluklarla tanışmasına yol açmış ve onun güçlü kişiliğinin oluşmasında etkili olmuştur. Annesi Zübeyde Hanım ise Mustafa Kemal’in eğitimine büyük önem vermiş, özellikle disiplinli ve çalışkan bir birey olmasına katkı sağlamıştır.
Mustafa Kemal, eğitim hayatına Şemsi Efendi Okulu’nda başladıktan sonra Selanik Mülkiye Rüştiyesi’ne geçmiş, ardından askeri eğitime yönelerek Manastır Askeri İdadisi’nde okumuştur. Bu okuldaki yılları, onun askerlik mesleğine duyduğu ilgiyi artırmış ve disiplinli bir karakter kazanmasını sağlamıştır. Daha sonra İstanbul’da Harp Okulu’nu ve Harp Akademisi’ni başarıyla tamamlayarak Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Osmanlı ordusuna katılmıştır. Bu yıllarda askeri strateji, liderlik ve vatan sevgisi üzerine düşüncelerini geliştirmiştir.
Atatürk, askeri kariyerinin ilk dönemlerinde Trablusgarp Savaşı’nda görev almış; Tobruk ve Derne’deki başarılarıyla dikkat çekmiştir. Ancak onun asıl tanınmasını sağlayan dönem, I. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Cephesi’nde gösterdiği büyük kahramanlıklardır. 1915’te Anafartalar Grup Komutanı olarak aldığı kritik kararlar, savaşın seyrini değiştirmiş, “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” sözü tarihe kazınmıştır. Çanakkale zaferi, hem Türk milletine moral vermiş hem de Mustafa Kemal’in liderlik potansiyelini ortaya koymuştur.
Savaşın ilerleyen dönemlerinde Kafkas Cephesi ve Suriye-Filistin Cephesi gibi bölgelerde görev yapan Atatürk, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından yurdun işgal edilmesine sessiz kalmamış ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine önderlik etmek için harekete geçmiştir. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’nin fiilen başlamasını sağlamıştır. Sonrasında Amasya Genelgesi’ni yayımlamış, Erzurum ve Sivas Kongreleri’ni toplayarak milli iradeye dayalı direniş ruhunu örgütlemiştir.
Bu süreç, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla siyasi bir zemine kavuşmuş ve Mustafa Kemal Meclis Başkanı seçilmiştir. Kurtuluş Savaşı bu Meclis’in önderliğinde yürütülmüş; İnönü zaferleri, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz ile düşman yurttan çıkarılmıştır. 30 Ağustos 1922’de kazanılan Büyük Zafer, Türk milletinin bağımsızlığını yeniden kazanmasının en önemli dönüm noktasıdır.
Savaşın zaferle sonuçlanmasının ardından yeni Türk devletinin yönetim şekli belirlenmiş ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiştir. Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı seçilmiş ve hayatı boyunca modernleşme yolunda büyük inkılaplara öncülük etmiştir. Eğitimde, hukukta, ekonomide, toplumsal yaşamda ve kültür alanında yapılan köklü yenilikler, Türkiye’nin çağdaş bir devlet hâline gelmesini amaçlamıştır. Harf inkılabı, medeni kanun, kadınlara verilen haklar, eğitim seferberliği, laiklik ilkesinin benimsenmesi gibi birçok adım bu vizyonun sonucudur.
Atatürk, aynı zamanda bilim ve sanatın gelişmesine büyük önem vermiş; tarih, dil ve kültür çalışmalarını desteklemiş; gençliğin eğitimine özel bir önem atfetmiştir. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü, onun bilim ve akla verdiği değeri en iyi şekilde yansıtır.
Mustafa Kemal Atatürk, hayatını milletine adamış, kısa yaşamına büyük başarılar sığdırmış bir liderdir. 10 Kasım 1938’de İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yummuş, ancak bıraktığı eserler, devrimler ve fikirler, Türk milletinin yolunu aydınlatmaya devam etmiştir. Onun yaşamı, mücadele ruhu, ileri görüşlülüğü ve vatan sevgisi hem Türkiye için hem de dünya tarihinin liderlik literatürü için örnek teşkil eden bir miras olmuştur.
